3.04.2008

G R A N D C A N Y O N

































G R A N D C A N Y O N

Kutsal Kase
2005 senesiydi.İşi gücü bırakıp, elime geçmiş az bir parayla Amerikaya gitmiştim.Beni ne çağırdı, neden bu kadar koşa koşa gittim bilinmez.Zaten Amerikada nereleri dolaşacağımı bile bilmiyordum, Amerikalı bir arkadaşımla paramız yettiğince dolaşmaya karar vermiştik.Seattle başlangıç noktası olmuştu.Oldum olası şehir merkezlerini sevmemişimdir, hele Amerikanın hiç çekici değildi.O nedenle kendimizi doğaya, okyanusda gezintilere yönlendirmiştik.Gerçekten de toprağı, havası, suyu büyülü gibiydi.Sanki tarih öncesi topraklar alabildiğine önümde uzanıyordu ve bu büyük yapay şehirler bu toprakların üstüne geçici kurulmuş gibiydi.Uyumsuzlardı, şimdilik ziyarete gelmiş ama bu topraklara asla ait olmayan yabancı yerleşimler gibilerdi.
Uzun uzun detaylara girmeyeceğim, Chicago,Denver hattını izledikten sonra trenle Grand Junction a indik ve oradan araba kiraladık ve hayatım boyunca unutamayacağım bir yolculuğa başladık. Grand Canyona doğru, Arizona toprakları.Amerikalı arkadaşımın ehliyetinin zamanı geçmişti, ve pasaportumdaki soyadımla ehliyetimdeki soyadım farklı olmasına rağmen arabayı kullanma iznini bana verdiler.İlk sürprizler başlıyordu. O topraklar sanki beni çağırıyordu. Çöl üzerinde alabildiğince kızıl kayaların ve büyülü doğal örtünün içinde tek araba yol aldık. Özellikle Grand Canyona yaklaşırken, gördüğüm bir manzara karşısında arabayı durdurmadan ve varoluşa şükretmeden duramamıştık. Sanki çok büyük bir kudret topraktan fışkırıyordu, sıra sıra gizemli ve rengarenk dağlar çölün düzlüğünde kutsal kapı geçitleri gibi dizilmişlerdi. Sonradan tabelasını gördüğümde o bölgeye verilen ada hiç şaşırmadım. "Valley of Gods" ..Tanrılar vadisi.
Grand Canyon a turistik gözle bakmamak gerek, o zaman gözleriniz kapanır ve gerçeği hissedemezsiniz. Orada o derin çukurun ve kayaların enerjisini gözleri kapatıp içinize çekmeniz gerekli, tüm zamanı unutup..Ve istemsizce düşünmeden söylediğim cümleyi hatırlıyorum." Burada ölüm korkusu bile kalmıyor." Evet öyle bir yer orası, ruhumun varlığını ve sonsuzluğunu hissettirmişti bana.
Kayaların tarihi milyon yıllar öncesine ait, kaynakları, şelalleri, suyunun kaynağı çok ama çok eski, mağaralarının bir çoğu henüz tam keşfedilmemiş, kadim Pueblo halkının yani ilk Amerikalı yerlilerin,Havasupai, Hopi gibi barışsever, sevgi dolu kızılderili kabilelerine toprak olmuş, yuva olmuş bir yer.Kartal büyüklüğünde kargalarıyla, kuş çeşitleriyle saklı bir bahçe gibi....kutsal bir kase gibi....






Hiç yorum yok: