9.22.2008

ŞEYTAN ve DOĞA

ŞEYTAN XV

enge'deki meleğin zıt kutbu. Boynuzları bir oğlağın boynuzları, yüzü de bir oğlağın yüzü. Yarasa kanatları ve eşek kulakları materyalizmin sert dik kafalılığını anlatır gibi. Üzerinde oturduğu yarım küp sadece görünen, duygusal olarak algılanan gerçeklerden oluşan yarım bilgiyi anlatmakta. Havaya kaldırarak kara büyünün işaretini yapmakta olduğu sağ eli 05. Sır - Başrahip'in kutsama için kaldırdığı sağ eli ile kontrast oluşturmakta. Avcunda sınırlamaların ve duraksamaların gezegeni Satürn'ün sembolü görülmekte. Sol elinde ise yakıcı ateş püskürten meşalesini tutmakta. Alnının üstüne işlenmiş olan ters pentagram kötü niyetini temsil etmekte. 06.Sır - Aşıklar'daki gibi iki çıplak figür yarım küpe zincirle bağlanmış. Adamın kuyruğu burçları yanlış kullandığını anlatmakta. Kadının üzüm salkımı şeklindeki kuyruğu ise yaşam şarabının yanlış kullanıldığını göstermekte. İnsanın kendi yarattığının dışında bir şeytan yok ki. İnsan kendi yanlış seçimleri sonucu zincirle bağlanmakta. Çıplak figürlerin kuyruklari hayvani istekleri, şuuraltindaki engelleyici düşünce formlarını simgelemekte. Boyunlarındaki zincirlerin gevşek olması ise isterletse bunlardan kurtulabileceklerinin işareti. Örülen koza Şeytani engellerin yapılması Maddi eğilimler, maddi güç, yaratıcı, hayat verici enerji, canlılık.
Düz:mMaddenin esiri olma, anlayıştan yoksun ihtirasların oluşması, ego enerjisinin çözülmesi ihtiyacı.
Ters: Madde esaretinden kurtulma,anlayış,aydınlanmak için atılacak adımlar.
Düz:Tatminsizlik, depresyon, melankoli, hastalık, şiddet.
Ters: Kendini kontrol edememe, dikkatsizlik sonucu başarısızlık.
Düz:Dışarıdan gelen kötü tesirler, kara büyü, gücün kötülük için kullanılması.
Ters:İçteki korkuları, gurur ve bencilce istekleri yenebilme.
Düz:Boyun eğme, birisine bağımlı olma sonucu mutsuzluk.
Ters: İçgüdülerin akıl tarafından bir biçimde bastırılması içgüdülerin kontrol altına alınması gereği.


..........................................................................................................................................................


İnsanın kendi yarattığı dışında şeytan yoktur.Eski bilgilere baktığımızda Şeytanı ancak Melek Mikail'in yenebildiğinizi görürüz.

.......yani DOĞA......




Doğa kendi içinde muhteşem bir dengeye sahip.Onu oluşturan 4 elementin hiç biri biri var olmadan diğeri var olamaz ve hayatı oluşturamaz.


İnsan da bu 4 elementten oluşmasına rağmen kendi içinde dengede değildir.Ve doğanın dengesini kendi dengesizlikleri ile bozmaya doğru gitmektedir ve her geçen gün çok daha huzursuz, nevrotik ve sevgisiz yaşamların içinde kaybolmaktadır.


Tarot da Denge kartı Doğasal dengenin kendi içimizde ne kadar önemli olduğunu vurgular.


Tarot’ un Ölçülülük/DENGE kartı Yay burcuyla ilişkilidir. Yay’ ın yönetici gezegeni Jüpiter Tarot’ un Kader Çarkı kartıyla bağlantılıdır. Yay burcu, Yunan felsefesinin dört temel elementinden biri olan ateş elementine aittir.
Tarotun ateşli değnek kartları, ilham, girişim, aksiyon, enerji, coşku, rekabet ve başarı gibi insan yaşamında kariyerle ve hedeflerle ilişkili tipik sahneleri ifade eder.

Denge’ nin Ana Erdemi
Yunan filozofları, Sokrates’ten itibaren dört doğal erdemden bahseder:
-sağgörü (ör: bilgelik, aklın erdemli kullanımı),
-ölçülülük (ör; ılımlılık, otokontrol yada duyguların erdemli kontrolü),
-cesaret (ör. İnsan azminin erdemli çabası) ve
-adalet (akıl, duygu ve isteğin erdemli birleşiminin sonucu).
Bu dört erdem aynı zamanda Ana Erdemler olarak da adlandırılırdı çünkü diğer bütün erdemler bunlara dayanır.
Tarotun kökenini anlatan teorilerden birine göre tarot kartları ahlak ve uhrevi dersler vermek üzere dizayn edilmiş resimli bir kitaptır. Bu teoriye destek olarak tarotta dört ana erdemin üçü için arcana (arkana) kartları vardır: Ölçülülük(denge), cesaret (kuvvet) ve adalet. Eksik olan sağgörü (bilgelik) kartıdır ama tarotun yaratıcıları tarotun düzgün kullanımının bilgelikle yani aklın erdemli kullanımı ile sonuçlanacağını hissetmişlerdir.

Denge (Ölçülülük) ve Tarot
Tarotta Denge (Ölçülülük) harmanlama, ılımlılık ve parçaların toplamından daha büyük ve daha uyumlu olan dengeli bir bütüne varmak için farklı elementleri ölçülemek anlamına gelir.
Rider-Waite-Smith Denge (Ölçülülük) kartında, bir ayağı suda, diğeri Dünya da olan kanatlı bir melek vardır. Arkada Güneş yükselmekte ve melek bir kovadan diğerine bir sıvı dökmektedir. Kartın üzerinde tüm dört element (ateş, toprak, hava ve su) uyumlu bir şekilde harmanlanmıştır ve melek iki kovasının içeriğini dengeli bir şekilde karıştırmaktadır.

Denge/“Ölçülülük” kelimesi Latince temperantia (ılımlılık ve otokontrol) kelimesinden gelmektedir. Ölçülülük kelimesi için Yunanca kelime ise sophrosune, aynı zamanda ılımlılık ve oto kontrol anlamındadır. Ölçülülüğün erdemi, Delfi’deki Apollo’nun tapınağındaki yazıtlarda bulunur ve “aşırı olan hiçbirşey” ya da “herşey kararında” şeklinde tercüme edilebilir.
Bazen Roma Tanrıçası Temperantia, elementlerin uyumlu karışımının eski bir sembolü olarak gökkuşağının altında resmedilir. Gökkuşağında yedi renk vardır ve her biri güneş sistemimizin görülebilir yedi gezegenine karşılık gelir. Yağmurdan sonra görülen devasa çok renkli kemer, gökyüzünün okçusu Yay’ ın kullandığına benzer ilahi bir kemer gibi görünür. Gökkuşağının önerdiği hoşgörü, tolerans ve geniş fikirlilik prensipleri Güneş burcu Yay’ da doğanların pozitif özellikleridir.

Yay’ın yöneticisi Jüpiter, geleneksel olarak iyi kader ve şans tanrısı olan benefic olarak da adlandırılır. Tarotun Kader Çarkı kartı bize şansın değişebileceği ve kaderin evrensel iniş ve çıkışların bir parçası olduğunu öğretir. Denge’ yi (Yay) kader çarkına (Jüpiter) bağlayarak, tarot bize ölçülülük erdemini geliştirerek kendimizi “ölçülemeyi” öneriyor olabilir böylece kaderimizdeki önüne geçilemez aşağı inişlerle başa çıkmak için daha muktedir oluruz.
....................................................................................................................................................................


Hayatımızda 4 elementin dengelenmesi gerçek mutluluğumuz, hedeflerimize ulaşmamız,gerçek sevgiyi yaşayabilmemiz ve hayallerimizin gerçek olması için çok önemli.

Peki bu 4 elementin insandaki yansımaları nelerdir?

Geleneksel öğretilere göre bazı elementlerin birbirleriyle uyuşması daha zorken, bazı elementler karşılıklı olarak birbirleriyle iyi uyuşurlar. Örneğin feminen olan su ve toprak elementlerine göre maskülen elementleri oluşturan hava ve ateş birbirleriyle daha uyumlu ve bağlantılıdırlar.

Yaşamın görünen yanını temsil eden alanlara -örneğin ilişkiler veya ortaklıklar- basit bir biçimde yaklaşılıp yaklaşılmaması gerekliliği açık uçlu bir sorudur. Gündelik hayatta konuşulan dilde bile bu konu hakkında çelişkili iki fikir mevcuttur. Bir yandan "Aynı türden kuşlar bir sürü oluştururlar" denirken, diğer yandan "Zıt kutuplar birbirlerini çeker" sözleri bu iki farklı fikri özetlemektedir. Öyleyse bu iki farklı fikirden hangisine inanmalıyız?
"Aynı türden kuşlar bir sürü oluştururlar" sözü kurduğumuz arkadaşlıklar ve bir grup içinde edindiğimiz deneyimler için iyi bir altyapı teşkil eder. Bu aynı zamanda birbiriyle iyi uyuşan elementlerin durumunu da açıklar. Bu söze karşıt gibi görünen "Zıt kutuplar birbirlerini çeker" sözü ise ilişki için bir paroladır - yoksa erkek ve kadın arasındaki zıtlıktan daha büyük bir karşıtlık mı var? İşte bu yüzden ilişkilerle ilgili astrolojik göstergeler, söz konusu durum esas alınarak yapıldığında tartışmaya açıktır. Aslında bu durum açıkca şuna işaret etmektedir: Kendi grubumuzdan olan ya da astrolojik olarak iyi uyuştuğumuz bir elementle iyi ilişkiler içinde olsak bile, kurmuş olduğumuz bu bağlar bir ilişkinin tam anlamıyla yaşamsal olarak doyurulması için yeterli heyecanı oluşturmazlar. Bu durumda tüm elementlerin ve tüm burçların birbirleriyle ilişkiye girmeleri (diğerlerine göre zor, belki de umutsuz denebilecek kadar olumsuz olanlar hariç) tamamiyle olasıdır.
Yalnızca içimizde bulunan dört elementi geliştirerek bütünleşebiliriz. Bu nedenle öncelikle her elementin diğer elementlerle ne tür bir ilişki içinde olduğunu, öz olarak ne tür bir anlam taşıdığını ve diğerlerleriyle hangi şekillerde uyuştuğunu anlamamız gerekir. Aşağıdaki açıklamalarda elementler kişi sadece o elemente sahipmiş gibi açıklanacaktır, öte yandan böyle bir açıklama kendi başına doğru olamaz, çünkü hepimiz dört elementin karışımıyız. İçimizde dört elementten birisi daha güçlü olduğunda, bu elementi daha güçlü bir şekilde ifade ederiz.




ATEŞ ELEMENTİ: İradesi, İstekleri Güçlü İnsan

Ateş burcunda doğan bir kişi iyimser ve coşkun bir dünyada yaşar (dünyayı böyle algılar) ve bu nitelikleri ifade edebilecek kapasiteye sahiptir. Risk almadaki cesareti ve kendine duyduğu güçlü inanç tükenmek bilmek enerjisinin kaynağıdır. Dürtülerinin gücüne güvenir, arzularının ve inançlarının peşinden koşar, aynı zamanda kendisini olayların merkezine yerleştirmekten hoşlanır. Fark edilmek önemlidir, bu yüzden görünür bir yerde olmak için büyük çaba sarf eder. Ateş, gücüyle diğer insanları harekete geçirir ve hedeflerine ulaşmaları için onları coşturur. Bu, onun harekete geçme ve harekete geçirme için kullandığı itici gücün biçimidir. Bir topluluğa hitap etmede üstat sayılır. Belirgin bir biçimi olmayan "geleceği" çok sever. Çünkü onu kendi isteğine göre şekillendirebilecektir. Damarlarındaki kanın dalgalanmasına yol açan büyük başarıları ve yeni başlangıçları riske atmaktan hoşlanır. Meydan okumak için yeni alanlara ihtiyaç duyar ve bir noktaya kadar başarısız olsa bile hemen toparlanır, ayağa kalkar ve yeniden dener. Onun için "bir dahaki sefer" veya "yeni bir başlangıç" her zaman mevcuttur.

Ateş grubu insanı başlangıçların ustasıdır. Ancak bazı projeleri elle tutulur ve görünür biçime sokmakta ateşi yetersiz kalır. Sabırsızlık en ayırt edici özelliğidir. Ekin ve hasat arasındaki zaman onun için sık sık bir sabır sınavına dönüşür. Ateş çabuk tutuşur ancak çıkan gücü (ısıyı) sürekli aynı yükseklikte tutmak ve enerji kaynaklarını doğru kullanmak sahip olduğu bu güce dahil değildir. Rutin işler ona göre değildir, çünkü spontan davranışlara izin vermez. Yeni olana karşı duyduğu isteğin ve onu özgürlüğe yönelten şeylerin önüne sıkıcı bir set çeker. Ateş insanı için geçmiş onu ilgilendirmeyen sıkıcı bir şeydir, çünkü orada değiştirilebilecek bir şey yoktur. Devamlı ileriye gitmek, ilk olmak ister. Bir hedefe inanmak onu harekete geçiren makinedir.

Ateşli insanlar hayatın akışını yakalayarak bir şeye sahip olmak yerine hayata müdahele etmeyi tercih ederler. Ateş elementinden olan insanlar iç gerilimlerine tahammül etmekte diğer elementlere göre daha çok zorlanırlar. Bu gerilimleri sayesinde itici güçlerini kanalize ederek olabildiğince çabuk harekete geçirirler ve gerilimin üstesinden gelmiş olurlar. Bu, kendini ifade etme gücü bazen çocuksu bir spontanlıkla yönlenir ve en büyük pastayı kazanmak gibi bir motivasyona dönüşür. Ancak risk almaktaki büyük isteklilik, kendini kontrol etmekteki eksiklik ve her hangi bir eleştiriye duyulan büyük nefret (kendi kendini eleştirme dahil) ateşli sabırsızlığıyla birleşir ve asil planlarının tahmin edilemez bir maceraya dönüşmesine yol açar -ki bu da çoğunlukla herşeyin yerle bir olması anlamına gelmektedir.

ATEŞ ve DİĞER ELEMENTLER

Ateş, toprak grubu burçlarıyla -gerçekçilikleri, objektiflikleri ve temkinlilikleri ilişkiyi dengeye oturttuğu halde- zor geçinir. Ateşin bakış açısından toprak çok yavaş, çok sıkıcı, olaylara devamlı temkinli ve şüpheli yaklaşan, gerekçelerle hareket eden ve herşeyin zirvesinde ateş insanının her zaman doğruluğunu ispat etmesini gerektiren gerçekleri talep eden bir şekilde görünmektedir. Tüm bunlar bir ateş insanı için çok zahmetli, imgelemi dar ve özellikle onun coşkusunu tehdit edici olarak algılanmaktadır.

Diğer yandan ateş ve su grubu ilişkileri söz konusu olduğunda da ateş grubu insanları için zorluklar ortaya çıkmaktadır, çünkü suyun duygusallığından kaynaklanan hareket eksikliği sürekli karamsarlığı ile birleştiğinde ateşi saf dışı bırakmaktadır. Su bireylerinin ihtiyatlı olmalarına yol açan duygusallıkları ateş insanları tarafından korkaklık olarak değerlendirilmektedir. Kendisini güvenilir bir şekilde zor elde edilir ve ilgi odağı olacağı bir yere yerleştirmeden önce bu karşıtlığın ona etrafında nelerin olup bittiğini görmesi için yardımcı olmasına izin vermelidir. Ve etrafında neler olup bittiğini öğrenmesine kesinlikle yardımcı olabilecek bu zıt kutubu fark etmesi gerekmektedir.

Ateşin alevlerini körükleyen tek grup havadır. Ateş insanları hava grubundan olan insanlara bayılırlar. Çünkü düşünceler (hava) devamlı olarak onların ateşli isteklerine taze besin sağlar. En azından havanın kurnaz bir tilki gibi sorular sorması ve onların inandıkları şeyler için sebepler aramaması hoşuna gider. Düşünceler (hava) ve irade (ateş) olumlu bir şekilde birleşir ve bu da doğal olarak yeni projelerin doğmasına yol açar. Bazı durumlarda ise hava fazla ısınır ve atmosfere gürültü (hava) ve duman (ateş) hakim olur.





TOPRAK ELEMENTİ: Gerçekçi İnsan

Toprak insanının dünyası gerçeklerin, deneyimlerin, düzenin ve kurgunun dünyasıdır. Eliyle tutup kavrayabildiği ve duyuları ile algılayabildiği herşeye değer verir. Toprak insanı ateşli spekülasyonlara sıcak bakmaz, yükseltilmiş teoriler onun için çok havadadır ve su grubuna özgü fanteziler onun gerçeklik duygusuna pek hitap etmez. Toprak grubu insanı elindeki bir kuşu çatıdaki iki kuşa tercih eder. Onun için en önemli şey elinde ne kaldığı ve cebinde ne olduğu, yani sonuçta akşam dönerken evine ne götüreceğidir. Toprak insanları hareketlerinde planlı (önceden tasarlanmış) ve yavaş olabilirler, ancak çok dayanıklıdırlar ve bir yerde kalma (direnme) güçleri vardır. Bir projeyle ilgilendikleri zaman hedeflerine ulaşana kadar bu projeyi doğrudan ve sürekli olarak uygularlar. Pragmatik değerlere karşı duydukları derin güven onları geleneksel olanın koruyucusu ve uçarı ütopyaların yergicisi yapmaktadır. Modern çözümlerden çok, denenmiş, gerçek metodlara değer verir. Aynı şekilde "geçmiş" ve "şimdi" ne olduğu belli olmayan, belirsiz ve güvensiz "gelecek"ten daha önemlidir. Kök salmış toprak insanı idealler, düşünceler ve arzular dünyasını -bazen de gerekli olan hayaller dünyasını- ısıtmak için isteksizdir.

Toprak insanı bildiği ve alışık olduğu konular için koruma ve gözetmede eli açık davranır, çünkü koruma ve gözetme onun dayanağı ve en iyi bildiği şeydir. İşte bu yüzden rutin ve tekrar eden şeylere bayılır, dolayısıyla değişimler ve yeniliklerle başa çıkmakta zorlanır. Tabii ki diğer elementler de bu kişinin inatçılığı, ödün vermezliği ve uygun gibi gelmeyen herhangi bir şeye karşı direnciyle başa çıkmakta zorlanırlar. İlham ve hayallerden yoksunluğu, güvenliğe duyduğu ihtiyaç onu kanıtlanmış ve denenmiş teorilere dayanmaya götürdüğünde ve umutsuzca paraya, mala, mülke, gerçekliğe ve elde ettiği şeylere bağlandığı zaman hayatın anlamını ve sunduğu zevkleri kaçırma tehlikesi baş gösterecektir.

TOPRAK ve DİĞER ELEMENTLER

Hareketli ve tez canlı olan hava grupları bazen toprak insanı için çok gürültücü olabilirler. Hava grubu insanları fazla emek sarfetmeden, çabucak ve kolay bir biçimde toprak grubu insanlarının emin oldukları kurguları bulandırabilir veya onları hiç ilgilendirmeyen fazla modern fikirlerle ortaya çıkabilirler. Özellikle teori ve pratik birbiriyle çeliştiğinde, buna anlam veremezler; "Neden bu kadar yükseklerde uçuşan düşünsel akrobasilerle akıllarını karıştırsınlar ki!" Toprak elementinden olan insanlar yalnızca duyularıyla algılayabildikleri ve onlarla bir şeyler yapabildikleri şeylere değer verirler. Algıları yalnızca algılar için kullanmak ona lüzumsuz gelir, aynı zamanda hava dünyasını daha çok kavrayacak yetileri geliştirmesi onun için gerekli olabilir, çünkü bazı şeylerin daha kolay akabilmesi için hava ruhunun yaratıcılığının sağlayacağı kolay çözümlere ihtiyacı vardır.

Toprak insanının ateş insanı ile özel bir sorunu vardır, çünkü toprağın büyük bir özenle inşa ettiği rezervlerini ateş büyük bir kayıtsızlıkla yakıp yok edecektir, ve arkasında da kavrulmuş topraktan başka bir şey bırakmayacaktır. Bu onun ateşe yönelik en büyük çekincesidir. Toprak insanı ileri atılan sabırsız ateşi yalnızca hesapsız bulmaz, aynı zamanda beklenmedik tehlikeler için çok hazırlıksız olduğunu da düşünür. Ancak ateşin ısısı dünya için iyidir. Toprağın yaşamına sağlıklı bir coşkunluk ve yoğunluk getirir, ve bunu da bir şeyleri hızlı yapma isteği, gücü ve devamlı uçuşan iyimser alevleri ile yapar.

Su toprak için verimi arttıran bir unsurdur. Onun duygu derinliği toprak insanını aşırı katılaşmaktan korur. Su toprağı yumuşatır. Buna rağmen, sel olduğunda bereketli toprak tehlikeli bir bataklığa dönüşür.




HAVA ELEMENTİ: Entelektüel İnsan

Hava insanı teoriler, düşünceler ve soyut olan herşeyin dünyasında kolay hareket eder. Çok çabuk kavrama becerisine ve kendini ifade edebilmek için tetikte bir sözsel yeteneğe sahiptir. Değişim ve ilişki kurma ihtiyacı onu bir yerden bir başka yere doğru sürükler, diğer yandan özgürlüğe ve bağımsızlığa karşı duyduğu arzu onu herhangi bir yerde fazla zaman harcamaktan alıkoyar. Böylece hava insanı diğer insanlarla arkadaşça ve açık bir şekilde ilişkiler kurar, ancak mesafeli ve "cool" bir etki yaratır.

Düşünce treni devamlı olarak raydan raya geçer, yüzeydedir. Bu insanlar zeki, bilgi vermeyi seven, düşünsel alanda yaratıcı, devamlı bilgi aktaran, çevreleriyle bağlantı kuran, soyut bir şekilde düşünen ve sorgulayan kişilerdir. Fakat derinlere inip çıkarım yapmaktan, duygulara sarılmaktan kaçmayı genellikle başarırlar. Bu durumda da hava insanına özgü olan hafiflik, canlılık ve devamlı meraklılık sonunda onu sabırsızlık, sinirlilik ve dağılmaya götürür.

Herkese ve herşeye karşı duyduğu bitmez tükenmez ilgi onu belirgin bir noktada durmaktan alıkoyar ve bir vatana ihtiyaç duymayan ağırlıksız nesnelere çevirir. İcatlar ve buluşlar gerçekleştirebileceği tek alan olduğu için "gelecek" hava insanının düşünceleri için en iyi altyapıyı sağlayan oyun sahasıdır. Yeni olan herşey tüm olasılıklara açıktır. Deneyler ve ütopyalar için yer bırakır.

Hava insanı sürekli duruluk ve tarafsızlık için çabalayıp dursa da bazen kendisi bile kendi soyut dünyasının yüceltilmiş labirentlerinde kaybolabilir. Kendi fildişi kulesi laboratuvarında yüksek uçuş teorileriyle ilgili deneyler yapan, ancak bir anlamı olduğunu ispatlasa da kimsenin nasıl kullanılacağını bilmediği icatlarda bulunan bir profesöre benzer.


HAVA VE DİĞER ELEMENTLER

Hava, dünyayı gerçekçi duyularla algılayan toprakla ilişkilerinde zorlanır. Toprağın hiçbir hareket içermeyen gerçekçiliği havanın gökyüzünde kurduğu kaleleri yere çarparak parçalar. Diğer yandan bu birleşim hava insanı için çok değerlidir, çünkü havai (uçuşan) düşünceler yalnızca toprakla ilişki kurduğunda yararlı bir dönüşüm sürecine girer ve pratik dünyada kendine bir yer bulurlar.

Su hava için de genellikle kapalı bir kitap gibidir. Duygular dünyası hava için belli belirsiz ve kavranması zor bir alandır, çünkü mantıklı değildir. Hava insanı tarafından en fazla psikolojik açıdan ele alınabilir -duygular hava için yalnızca gülünüp geçilecek bir şeydir. Ancak belli bir noktaya kadar su grubu insanları havanın soyut zekasından dünyayı algılayabilir ve ondaki bu soyutluğu yere indirerek daha insancıl bir düzeye indirebilir.
Bazen ateşin dürtüsel ve kaba enerjisi hava grubuna bile fazla hızlı gelse dahi, hava insanları ateşin sıcaklığına, hareket ve heveslenme becerilerine değer verirler.






SU ELEMENTİ: Duygusal İnsan

Su insanı sezgisel olarak kendisini çevresindeki dünyaya uydurur. Antenleri her zaman algılamaya açıktır ve ona mükemmel bir empati yeteneği sağlar. Diğer yandan dıştaki herşeye bu kadar duyarlı olduğu için bu empati yeteneği dıştan gelecek etkilere karşı bir savunma oluşturmaktan alıkoyar. Su insanları inanılmaz derecede alıcıdırlar ve bu durum kendileriyle ilgisi olmayan enerjiler ve güçler tarafından etkilenmelerine yol açar. Duyarlılıkları diğer insanların kendilerinden ne beklediğini kavramalarını sağlar. Onların taleplerini karşılama konusundaki büyük isteklilikleri sonucunda binbir surata sahip ve o anda karşısındaki kişi neye ihtiyaç duyuyorsa o görüntüye kolayca girebilen bir insan ortaya çıkar.

Buna uygun olarak, su insanları kendi sınırları ve kendi kimlikleri konusunda bir duygu geliştirmekte zorlanırlar. Tüm bunlara rağmen, hedefleri konusundaki sezgisel güçlerini hafife almak yanlış olur, çünkü hiçbir şey onu gerçek kaderine ulaşmak için izleyecek olduğu yoldan alıkoyamaz -bu yol diğer elementlere göre kuşkulu, sapa bir yol olsa bile. Yardım etme isteği, empati, içgüdülerinden emin oluş, sempati ve kaydadeğer sezgisel yeteneği su'yun gücüdür ve bu yüzden su insanlarını kendilerini sağaltma veya şifa veren konulara adarkan görebiliriz.

Su insanı güzel hikayeler anlatabilmesine rağmen kendisini formal terminoloji ile ifade etmekte zorlanır ve birşeyleri gerçekçi olarak betimleyemez, çünkü ayık bir dünya gerçekliği ona ait değildir. Zengin hayaller içinde kendisini daha çok evinde hisseder. O diğerlerini dinleyebilen doğal bir ruh doktoru olarak doğmuştur. İnsanlarla derin bir empati içine girebilr veonları dinleyerek derin bir şekilde anlayabilir. Peri hikayeleri anlatan şair, sanatçı veya sihirbaz da doğal olarak odur.

Duyarlılığı onu diğer elementlere göre daha az cüretkar kılar, hatta bazen hayatla başa çıkmakta bile zorlanır. Dış dünyanın talepleri gittikçe zorlaştığı zaman kendisini baş edebilecek durumda hissetmez, sık sık içdünyasına ya da hayaller dünyasına kaçar ve dışarıdaki ağızdalaşının bir şekilde bitmesini umar. Uç deneyimlerde bu onun toplumdan ve insanlardan kaçan birisi olmasına yol açar. Gerçeklik yalanlanır, mantığın giremediği alanlara ya da sarhoşluğa dalınır. Daha sonra geçmiş, hayalleriyle birlikte onu sıkıca kavrar ve bu kayış bir ileriye bir geriye doğru amaçsız bir harekete dönüşür. Ruhu tekrar hatıralara yakalanır ve "eski" yeniden ortaya çıkar. Herşey bittikten yıllar sonra olsa bile aşina şeyler rüyalarda kendilerine yer bulurlar.

Başka hiçbir elementin inemediği derinliklere yalnızca su inebilir ve dibe oturduğunda sakinliğini korumayı başarabilir. Su kendi kendini harekete geçiremez. Bunun için itici bir güce, dıştan bir müdahaleye gerek duyar veya daha da iyisi, akışına sebep olacak bir eğime ihtiyaç duyar -kuşkusuz bunu destekleyecek bir altyapı dahil.

SU ve DİĞER ELEMENTLER

Su grubu insanları toprak elemanlarının atmosferine değer verir, çünkü şeklini ve güvenliğini oluşturmak için toprağa ihtiyaç duyar, ancak bu değerin su kurumadığı sürece bir anlamı vardır. Örneğin toprağın inanılmaz gerçekçi düşüncelerinin suyun duygularını olan iç bağlılığını bastırmaya çalışması gibi.

Derin su perspektifinden bakıldığında hava süper bir element olmaya niyetlidir. Havanın yaklaşımı çok soğuk ve nezaket kurallarına uygun olduğunda, su kendisini kapatmak için bir buz tabakası oluşturur, böylece kendini soğuk entelektin analitikliğinden koruyarak ruhunun derinliklerinin görülmesine izin vermez. Ancak bu iki elementin iyi uyuştuğu durumlarda ruhun derinliklerini sözlerle, müzikle nasıl ifade edeceğini bilen sanatçılarla ve gerçek spiritüel yardımcı ve rehberlerle karşı karşıya geliriz.

Su sıcak ateş grupları söz konusu olunca kaçar. Kombinasyonun anlamı 'buhar'dır. Su çabucak kendini baskı altında hisseder ya da ısınmış duygularını incinmiş hisseder. Öte yandan, ateş dumanının -iyimser ve yaşamdan zevk alarak- hareket biçimi bazen su insanını kendi duygu dünyasından dışarıya çıkarabilir.



Peki ne yapmamız gerekiyor? Bu hayatda mutlu olmak istemiyor muyuz? Sevgi ve güven dolu ilişkilerimiz, sevdiğimiz bir işimiz, bizi tatmin eden dostluklarımız ve en önemlisi hayat hedefimizi ve hayat amacımızı yaşamak istemiyor muyuz?Ama dengelerimiz bozukken bunu fark edebilecek halden oldukça uzağız.Belki burnumuzun ucundan geçiyor, belki de eksik yönlerimizi ilişkilerde o elemente sahip olan kişiler ile tamamlıyoruz, ama yine de belirsizce mutsuz oluyoruz.Bir şeyler eksik ama nedir? Ve belli olmaz evren bu...tam gölgeniz olan birine aşık ediverir, şeytan gördüm diye kaçasınız gelir.Dengeleriniz alt üst olur ve artık benim kendime bakmam gerek galiba dedirtiverir.



O zaman önce teşhisi koymak gerekiyor..Ben kimim? Gölgem nedir?

Teşhisden sonra bilinçaltı ani bir şekilde rahatlıyor, çünkü artık çözüm yolu bellidir ve harita gelmiştir.Bir de bilinçaltı gerçekten de DOĞA dilini seviyor.Hepimiz ortak bilinçaltında aynı şeyleri hissediyoruz. Toprak kokusu hepimizde aynı, su hissi, gök hissi ve ateş hissimiz aynı..


ayfasında elementlerimizi basitçe tanımamız için bir test konmuş.Basitçe ve çok detaya girmeden kendinizi buradan teşhis edebilirsiniz.

Şimdi gelelim teşhis sonrası elementlerin bedenimizdeki etkilerine ve sevdiği şeylere..

ÇAKRA NEDİR ?

Chakra ( Çakra veya şakra ) enerji girdabı anlamına gelir .
Vücudumuzda bulunan çakraların sayısı beş , altı , yedi , sekiz veya dokuz olarak ifade eden uzmanlar ve kaynaklar mevcuttur .
Genel olarak yedi temel ( birincil ) çakra 21 küçük ( ikincil ) çakraya bağlıdır .
Tıbbi anlamda çakraları kabaca ifade edersek ; sinirlerin birleştiği noktalar , sinir merkezi denilebilir. Çakraların temel işlevi evrenden gelen enerjiyi bedene yeryüzünden gelen enerjiyide evrene iletmektir. Vücudun verme-alma işlemini tam olarak yapması çakra sisteminin sağlıklı çalışmasına bağlıdır . Çakraların sağlıklı olması ise yeterli ve uyumlu olmaları şeklinde açıklanabilir. Çakraların kapalı olması şeklinde bir tanım doğru olmayacaktır , bu durumda yaşamsal işlevler de durmuş denilebilir , çakranın sağlıksız çalışması ya da dar bir alanda çalışması sağlıksız bir durumdur demek daha doğru olur. Her çakranın bir çalışma düzeni vardır , çakranın genel karakterine göre sağlıklı çalıştığında ve sağlıksız çalıştığında insana yüklediği duygular mevcuttur. Bu duygular ve devinimler en olumlusundan en olumsuzuna kadar her çeşitten olabileceği gibi , duyguların özelliğine göre insanı çeşitli davranış şeklillerine sevkedebilirler . Çakraların işleyişi hakkında bilgi sahibi olmann faydası kendimize aldığımız etkilerin bize yararlı olup olmadığını bilmek , davranışlarımızı bilinçli ve seçilmiş kılabilme imkanına kavuşmamızdır
KÖK ÇAKRA
SANSKRİTÇE İSMİ : Mulahadra ,

Temel Chakra

Kundalini Merkezi YERİ: Omurganın sonu (kuyruk sokumu)

RENGİ: Kırmızı (ikincil rengi Siyah)

ELEMENTİ: Toprak

İŞLEVLERİ: Fiziksel bedene canlılık verir. Yaşam gücü ile hayatta kalma, kendini koruma, içgüdüler.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Adrenalin, Böbrekler, kuyruk sokumu, bacağın tepe kemikleri.

TAŞLAR/MİNERALLER: Yakut, lâl taşı, kan taşı, red jasper, siyah turmalin, obsidiyen, smoky quartz.
TEMEL DUYGU : Kabullenme KÖK ÇAKRASI OLUMSUZ ÇALIŞANLARIN

GÖLGE DUYGULARI : kızgınlık ,kendini ve başkalarını yargılama,eleştirme ,öfke,acı, kin YOĞUN ENERJİ ALTINDAKİ KÖK ÇAKRA : Fiziksel saldırganlık , aşırı coşku , yaşama karşı güven duymama , kaybetme duygusu , yaşamı umursamama , bencillik , mantıkszılık , takıntılı cinsellik , kısaca dünya ile alma-verme ilişkisinde dengesizlik.

YETERSİZ ENERJİSİ OLAN KÖK ÇAKRA : belirsizlik duygusu , yaşamı yük olarak duyumsama , kendini bu dünyaya ait olarak hissetmeme , ne yerdeyim ne gökteyim duygusu , direnç yoksunluğu , cimrilik , aşırı hükmetme duygusu , aşırı temkinli davranışlar olarak kendini göstermektedir.

OLUMLU TAVIR NE OLMALI : Bedeni tanıma ve olduğu gibi kabul etme , yaşama ilişkin temel güven duygusunu geliştirme , yaşamı sevmek ve geçmişi geçmişte bırakabilmek , kabullenmek bu çakra için geliştirilebilecek olumlu duygulardır.

DOĞADA TERAPİ : Güneş doğuş ve batışlarındaki manzara

YOGA : hatha yoga ve kundalini yoga

RENK TERAPİSİ : Yetersiz enerjilerde parlak alev kırmızısı , yoğun enerjilerde biraz yeşil ve ardından kırmızı

YİYECEKLER: Proteinler, Kırmızı renkte sebze ve meyveler.

İLGİLİ AROMALAR: Sedir, karanfil

HİS İŞLEVİ: Koku alma

NİTELİKLER: Materyal/maddi dünya ile ilgili konular, başarı. Fiziksel beden, bedenin yönetimi. Kök salmak, bireysellik, istikrarlılık, güvenlik, durağanlık, sağlık, cesaret, sabır.

OLUMSUZ NİTELİKLER: Kendine odaklı olmak, güvensizlik, şiddet, açgözlülük, öfke. ONAYLAMA CÜMLESİ : Yaşıyorum.

UYARMA VE DENGELEME YOLU : Her gün bir süre toprak üzerinde oturmak, dans etmek.

SAKRAL ÇAKRA
Kişiliği yücelten duygusal kimlik Karın bölgesinin alt kısmında yer alır.

Bağlantılı olduğu element "su"dur ve cinsellik duyumları ile alakalıdır.

Dengeli çalışması, duyumsal yoğunluk, cinsel doyum ve değişimi kabul etme becerisi olarak tezahür eder.

SANSKRİTÇE İSMİ : Svadhisthana

YERİ: Alt karın ile göbek arasında

RENGİ: Turuncu

ELEMENTİ: Su

İŞLEVLERİ: Üremek, yiyeceklerin sindirimi, fiziksel güç ve canlılık, cinsellik.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Yumurtalıklar, erbezleri, prostat bezi, üreme organları, dalak, rahim, mesane.

TAŞLAR/MİNERALLER: Carnelian, mercan, altın kalsit, kehribar, citrine, sarı yakut, peach aventurive.

YİYECEKLER: Sıvılar. Turuncu renkte sebze ve meyveler.

İLGİLİ AROMALAR: Ylang-ylang, sandalağacı.

HİS İŞLEVİ: Tat alma

NİTELİKLER: Vermek ve almak, almak, duygular, tutku, zevk, cinsel/şehvetli aşk, değişim, hareket, yeni fikirlerin özümsenmesi. Sağlık, aileye hoşgörü, teslimiyet. Diğerleri ile uyum ve yaratıcılık içinde çalışabilme.

OLUMSUZ NİTELİKLER: Yeme içmeye veya sekse aşırı düşkünlük. Cinsel zorluklar yaşamak. Karmaşa, amaçsızlık. Kıskançlık, haset, sahip olma hırsı.

ONAYLAMA CÜMLESİ: Hissediyorum. Dengeliyim. Yaratıcıyım.

UYARMA VE DENGELEME YOLU : Yaratıcılığınızı ifade etmek adına çeşitli uğraşılar edinmek, göbek dansı, yoga.

MİDE ÇAKRASI

Kişiliği tanımlamaya ilişkin ego kimliği Güç çakrası olarak da bilinen üçüncü çakra, solar plexus denen bölgede yer alır. Bağlantılı olduğu element "ateş"tir.

Kişisel güç, irade ve otonomi prensiplerinin merkezidir.

Dengeli çalışması, enerji, verimlilik, çabuk karar verebilme ve güç faktörünü baskıcı olmadan kullanabilme yetisi olarak tezahür eder.

SANSKRİTÇE İSMİ: Manipura

YERİ: Göğüs kemiğinin altında midenin arka tarafında.

RENGİ: Altın Sarısı

ELEMENTİ: Ateş

İŞLEVLERİ: Kişisel gücün, hırsın, zekanın, astral gücün, tutkunun ve dokunma veya zekaya dayalı duyguların merkezidir.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Pankreas, karaciğer, sindirim sistemi, dalak, safra kesesi, merkezi sinir sistemi.

TAŞLAR/MİNERALLER: Kaplan gözü, kehribar, Sarı Yakut, Citrine.

YİYECEKLER: Karmaşık karbonhidratlar, tahıllar.

İLGİLİ AROMALAR: Lavanta, biberiye, bergamut

HİS İŞLEVİ: Görme

NİTELİKLER: Dönüşüm, şekillendirme, arındırma, oluşun biçimlendirilmesi, zihinsel/mental enerji.

OLUMSUZ NİTELİKLER: Mükemmeliyetçilik, başkalarını kontrolü altına alma, öz eleştirel düşünceler, hayal kırıklığı, sinirlilik.

ONAYLAMA CÜMLESİ : Yapabilirim. Yapacağım da.

YARMA VE DENGELEME YOLU : Göbek bölgesine masaj, diyafram nefesi

KALP ÇAKRASI

Kişisel kabül haline yönelik sosyal kimlik Çakra sisteminin tam ortasında yer alan kalp çakrası, sevgi merkezidir.

Bağlantılı olduğu element "hava"dır.

Bu çakra insan psişesinde yer alan zihin-beden, dişil-eril, asıl-gölge, ego-vicdan gibi zıt öğelerin dengeleyicisidir. Sağlıklı çalıştığında, sevgi, şefkat, barış ve güçlü bir adalet anlayışı olarak tezahür eder

SANSKRİTÇE İSMİ: Anahata

YERİ: Göğsün ortasında kalp hizasında.

RENGİ: Yeşil (ikincil rengi Pembe)

ELEMENTİ: Hava

İŞLEVLERİ: Kalbi, timüs bezini, dolaşım sistemini, kanı, hücresel yapıyı ve istemsiz kasları canlı tutan merkezdir.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Kalp, kaburga kemiği, göğüs boşluğu, alt akciğerler, kan, dolaşım sistemi, deri, eller, timüs bezi.

AŞLAR/MİNERALLER: Kunzite, zümrüt, yeşil yeşim taşı, gül kuvartz, pembe turmalin. YİYECEKLER: Yeşil sebzeler ve bol yapraklı yeşillikler.

İLGİLİ AROMALAR: Gül yağı.

HİS İŞLEVİ: Dokunma

NİTELİKLER: Sevginin, aşkın, "tüm var olan" ile "bir" olmanın ruhsal ve toplu bilincinin merkezi. Kalbin sevgi enerjisi ile zihnin analitik enerjisi arasındaki uyumu sağlar. Tanrı bağlantısı. Verme ve vermeden alma yetisi. Değişime ve yeni fikirlere açık olmak. Kayıplarla başa çıkabilme. Denge.

OLUMSUZ NİTELİKLER: Kendini bırakmak, korku, üzüntü, kızgınlık, alınganlık, kıskançlık, kin tutmak.

ONAYLAMA CÜMLESİ: Seviyor ve seviliyorum. Ben Sevgi'yim.

UYARMA VE DENGELEME YOLU : Meditasyon, yoga teknikleri, düzenli yüzme.

BOĞAZ ÇAKRASI

Kişisel ifadeye yönelik yaratıcı kimlik Gırtlak bölgesinde yer alır. İfade ve sanatsal yaratıcılık merkezidir.

Bağlantılı olduğu element "ses"dir.

Bu çakrada evren, bir titreşimler alanı olarak sembolik düzeyde deneyimlenir.

SANSKRİTÇE İSMİ: Visuddha YERİ: Boğazda, köprücük kemiğinin yukarısındaki gırtlak bölgesinde

RENGİ: Mavi

ELEMENTİ: Tüm işaretlerin daha yüksek ifadesi.

İŞLEVLERİ: İletişim merkezi, sözlü ve zihinsel/mental iletişimler ve bu iletişimleri anlamak için gereken enerjiyi sağlamak.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Tiroid bezi, gırtlak ve çene bölgesi, sindirim yolu, akciğerler, ses telleri ve nefes.

TAŞLAR/MİNERALLER: Aquamarin, turkuaz, kalkedon, chrysocollia

YİYECEKLER: Meyveler

İLGİLİ AROMALAR: Adaçayı, sıtmaağacı (ökaliptus)

HİS İŞLEVİ: İşitme

NİTELİKLER: Yüksek Bilinçliliğe açılan kapı ve kalbin duygularının dengelenmesi ve uyumlu hale gelmesi için geçmesi gereken kapı. Duygu ve düşüncelerin net ve açık ifadesi. Yaratıcılık, konuşkanlık, salıvermek, şifa.

OLUMSUZ NİTELİKLER: Telaş, düşük özsaygı, kendine güvensizlik, kindarlık, öfke, alınganlık. ONAYLAMA CÜMLESİ: Konuşarak, duyarak, iletişim kurarak kendimi ifade ediyorum. UYARMA VE DENGELEME YOLU : Şarkı söylemek, bilinçli nefes eksersizleri.

ALIN ÇAKRASI

Kişisel yansımaya yönelik arşetip kimlik Aynı zamanda "üçüncü göz çakrası" olarak da bilinen bu çakra, iki kaşın ortasında yer alır. Bağlantılı olduğu element "ışık"tır. Hem fiziksel, hem de sezgisel boyutta "görme" duyumu ile alakalıdır. Bu çakranın açılmasıyla arşetip elemanların yorumlanmasına yönelik psişik yetiler devreye girer. Dengeli çalışması, "manzaranın tümünü" görebilme olarak tezahür eder. .

SANSKRİTÇE İSMİ: Ajna YERİ: Kaşların ortasında, kaşların bir parmak kalınlığı kadar üstünde. RENGİ: &Çivit mavisi(İndigo)

ELEMENTİ: Tüm işaretlerin daha yüksek ifadesi.

İŞLEVLERİ: Altıncı hissin merkezi, yüksek önsezi, ruhsal, manyetik ve ışık enerjisi. Geleceği görebilme gücü, bağımlılıkları şifalandırmak.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Pituitary gland, beyincik, kulaklar, burun, sinüsler, gözler, merkezi sinir sistemi.

TAŞLAR/MİNERALLER: Lapis lazuli, indigo, safir, sodalite.

YİYECEKLER: Klorofil, nefes, hava.

İLGİLİ AROMALAR: Nane, yasemin.

HİS İŞLEVİ: DDA (duyu dışı algılama) dahil tüm duyular

NİTELİKLER: Yüksek Bilinçlilik, duygusal ve ruhsal sevginin merkezi, spritual içgörü, geleceği görebilme. Dengelendiğinde zihin (sağ yarımküre) ve beyin (sol yarımküre) bileşik bir alanda işlev yapar. Ardından içgörü ve kayrayış ortaya çıkar ve bunun pratik yaşamda uygulanması günlük bir hal alır. Aynı zamanda olumsuz eğilimlerden arınılması ve bencil tavırların elimine edilmesini destekler.

OLUMSUZ NİTELİKLER: Endişe, isteri, stres, korku, şok, sinir, depresyon, baş ağrıları, konuşma ve kilo problemleri.

UYARMA VE DENGELEME YOLU : Meditasyon, kontrollü imgeleme

ÇAKRA

Kişisel bilince yönelik evrensel kimlik Taç çakra olarak da bilinen bu çakra, saf farkındalık olarak bilinen bilinç seviyesine karşı gelir. Bağlantılı olduğu element "düşünce"dir. Tepe çakrası, beş duyunun algılayamadığı, zaman - mekan ötesi birlik alemiyle bağlantı noktamızdır. Bu çakranın açılmasıyla kozmik bilginin, bilgeliğin, birlik bilincinin tezahürü olarak vecd hali deneyimlenir.
SANSKRİTÇE İSMİ: Sahasrara

YERİ: Başın taç kısmında.

RENGİ: Menekşe rengi (viyolet)

ELEMENTİ: Tüm işaretlerin daha yüksek ifadesi.

İŞLEVLERİ: Ruhsallığın, aydınlanmanın, dinamik düşünce ve enerjinin merkezi. Beyin, sağ göz ve epifiz bezine yaşamsal enerji veren merkezdir.

İLGİLİ SALGIBEZLERİ/ORGANLAR: Epifiz bezi, beyin.

TAŞLAR/MİNERALLER: Ametist, kuvarz kristali

YİYECEKLER: meyvesuları

İLGİLİ AROMALAR: Olibanum, lotus.

HİS İŞLEVİ: yok

NİTELİKLER: Eterik bilgeliğin içe akışına izin verir ve kozmik biliçliliğin hediyesini getirir. Uyandırıldığında ve netleştirildiğinde, kişinin aldatıcı idealler, maddi işler, kendini kısıtlayıcı düşünceler, gurur ve kibirlilik hakkındaki gerçekleri görmesini sağlar; daha ileri aşamada ise sürekli bir özfarkındalık ve kişisel duygulardan bilinçli bir ayrılma tecrübe etmesini sağlar. OLUMSUZ NİTELİKLER: Karmaşa, sinirlilik, stres.

UYARMA VE DENGELEME YOLU : Meditasyon, kontrollü imgeleme, enerji çalışmaları
...........................................................................................................................................................


Fark ettiyseniz ilk 4 çakradan sonra daha farklı elementlere geçtik.

Ses, ışık ve düşünce.

İlk 4 ünü deneyimlemeden ve tam dengelemeden bu yüksek seviyeye geçilemeyeceği bir gerçek.Önce dünyadayız ve önce insanız.

Hiç yorum yok: