10.03.2008

C A L I X


KUTSAL FAHİŞE

Yas, koşulların değişmiş olduğu gerçeğini bilinçli olarak kabul etmenin bir yoludur, artık, hiçbir şey eskiden olduğu gibi sürdürülmeyecektir. Bir ritüel olarak yas tutma, yaşam boyunca gelişme için gerekli değişimlere yardım eder. Eğer kişi, sözgelimi, çocukluğunun idealleştirmesini kurban etmezse ve onun kaybını kabul etmek için bir yas döneminden geçmezse, sürekli koruma ve güvenlik arayan, dış dışsal dünyanın risk ve tehlikesine hazır olmayan biri olarak kalacaktır. Bir ilişkinin koparılması söz konusu olduğunda, kişi, derin yas acılarının yerine, partnerin geri dönüşüne dair fantezilerini koymaya girişirse, o zaman yaşam bir duraklamaya uğrar. Sürüp giden bir ilişki içinde bile, eğer her bir birey psikolojik olarak gelişecekse, eski beklentilerin kurban edilmesi gerekir. Bu büyük hoşnutsuzluk, huzursuzluk ve hüzün, yani bir yas dönemiyle sonuçlanabilir. Ölüm ve yas tutmanın hiç değilse bir amacı vardır; ilişkide yeniden doğuşa izin vermek. Her ne kadar acı verici olursa olsun, eski varsayımlarla yüzleşmek süreci olmaksızın, ilişki nasıl olsa ölü kalacaktır.

Tanrıça’nın gücü, büyüme ve yeniden doğmayı sağlamak için en değerli olandan vazgeçme kapasitesinde yatar; dönüşüm, eski tutum ve değerlerin yerlerini yenilerine bıraktığı zaman gerçekleşir ancak. Onun gücü soğuk, hesaplı, bütün duyguları yadsıyan bir güç değildir; tam tersine Tanrıça, en derin duyguları hisseder ve yasını kısıtlamaz.

Tanrıça’yı tanıyan kadının, Benliğinin bir parçası, bütünlük arketipi ve kişiliğinin düzenleyici merkezi olan kendi dişil doğasının ilahi yönüne ilişkin kavrayışı yükselir. Yaşamına hükmettirmek yerine, egosu benliği ile birlikte çalışır. Sanki en derin ihtiyaçları, içten gelen ideal ve tutumlar yol gösterir ona. Dış koşullar tarafından kirletilmez ya da eleştiriden aşırı biçimde etkilenmez. Sözgelimi bedenini güzel bulur ve onun kısmen Benlik’in bir tezahürü olduğunun bilinçli bir şekilde farkındadır. Tanrıça’ya vakıf olan kadın, doğru beslenip egzersiz yaparak bedenine özen göstermenin, yıkanma törenlerinin, güzellik ürünlerinin ve giyinip kuşanmanın zevkini çıkartır. Bu yalnızca, egonun yüceltilmesiyle bağlantılı olan kişisel çekicilik gibi yüzeysel bir amaçla değil, dişinin doğasına saygıdan dolayı yapılır. Güzelliği, Benliği ile canlı bir bağlantıdan kaynaklanır. Böyle bir kadın bakiredir. Bu fiziksel bir durum değil, içsel bir tutumdur. Böyle bir kadın kendi varoluşunu tanımlamak için başkalarının tepkilerine bağımlı değildir. Bakire kadın, ister baba, ister aşık, isterse koca olsun, ergilin yalnızca karşıtı değildir. Kendi başına eşit olarak oradadır.”
Kutsal Fahişe / Quall - Corbert

Kadın olmak..ve acı zamanları..ya da utanç zamanları..Benim için hep Yas simgesi Siyah bir gül oldu.Ayrılıklarda,ölümlerde,içimdeki acılarda.Acımı yaşamak için, iyice hatırlamak için.Kadın eski zamanlardan beri yas zamanlarında siyahlara bürünür.Kıyafetiyle,yaptığı yemekle,taktığı takıyla tüm bedeniyle yasa girer.Utanç yaşamışsa, kadınlık onuruna ruhuna aykırı davranmışsa ya da davranılmışsa kırmızıya döner.Bir kırmızı kumaş bağlayabilir bileğine,ya da bir küpe takar kulağına,utancın içinden ruhunu tekrar çıkartana kadar.Bunları bazen bilinçli yapar bazen bilinçsiz.Ama her ne oluyorsa olsun kadın bunu dünyayla,maddesiyle bedeniyle yaşar,içine döner,susar belli bir süre,tekrar doğuşa geçmek için.Öğrendiğini sindirmek için.Yağmur yağarsa onun ağlamasıdır,gök gürlüyorsa o gürlüyordur,rüzgar esiyorsa o esiyordur o zamanlarda.Acısının içindeki hiddeti,isyanı böyle yaşar,yatıştırır.Ve güneşi bekler içinde,doğduğunda tekrar masum hisseder ve beyazlara girer.Beyaz elbiseyi taşıyamaz yasdayken, ya da onu kullanmaz unutmak için.
Kadın doğayla bağından,bedeniyle bu şekilde bağlantıdan,iç sessizliğinden korkmayarak kendini bulur.Acı onu dönüştürür,çocuk olan kadını kadın yapar.Tanrıçanın kapısından tekrar içeri girer kadın,tekrar benliğine döner.Yaralanmış,berelenmiş olabilir,ama içindeki doğru yeri bilir.İçindeki kadının sesini, Tanrıçanın onu çağırışını duyar, tekrar yuvasına döner ve büyüyerek çıkar.

Hiç yorum yok: