10.01.2008

Düşün düşün nereye kadar:)))))))))))))))











Nietzche ne demiş..Önce deve olarak büyürüz.Hayatı öğretir analar babalar..Biz de güvendeyizdir gözlerimizi kulaklarımızı 4 açmışızdır.Bazılarımız arada kendince ya bu işte bir yanlışlık var diyerek gıcıklıklar çıkartsa da yine de illa DEVE olmak zorundadırlar.Yapacakları bir şey yoktur.Beslenmeleri ve büyümeleri gerekmektedir ve bu sırada da anne babalarının, öğretmenlerinin,televizyonların anlattığı "dışardaki tehlikeli ve korunulması gereken" yaşama hazırlık aşamalarına girmeleri gerekmektedir.Evet bu bir hazırlık aşamasıdır.Dışarıda yapacak çok şey vardır ve kesinlikle öğrenmeleri gerekmektedir.Maratona hazırlanan sporcular gibi her denileni sünger gibi çeken minikler bir süre sonra tabii büyürler.Tam kıvama gelmişlerdir.Aşk, hayat,ölüm,inanç,kadın,erkek gibi bir sürü bilgi henüz deneyimlenmeden beyinlerine download edilmiştir.Ve Deve dönemi başlar.

Dışarı çıkarlaarr..Kızlar erkeklere dil çıkartır, erkekler kızlardan nefret eder, Tanrı yukarda bir yerlerdedir ve onları gözlemektedir, öğretmenler ise şanslıysanız 12 sene kadar şanssızsanız ve yeteri kadar DEVE olmamışsanız daha uzun bir süre sizin hayat öğretmenleriniz olurlar.Bir sürü şey öğrenirsiniz, mesela her şeyi sayabilirsiniz, ya da atomun dibinde ne var öğrenirsiniz, veya geçmişte atalarımız hangi atlarla nerelere koşmuşlar ve cengaver biz nereleri nereleri kazanmışız gibi..Bu arada en cool ve sessiz olanlar acaip beğeni kazanırlar, en fingirdek olanların hemen lakapları olur.Ohh harika Develer olmaya doğru gitmekteyizdir.

Vee tüm aldığımız download sonrası işte yaşama atlarız.Arada yaşam ile ilgili kendi kaçamaklarımız olmuştur tabii..Okuldan kaçmak, veya 1-2 kendimize özgü denememiz gibi.Mesela bir çoğumuzun bizi derinden etkileyen o dönemin sıkı parçalarını yazdığımız,listelediğimiz,resimlediğimiz bir müzik defteri olmuş, kendimizce odanın içinde salınıp,tepinip,özgürlüğü düşlemişizdir.Veya en azılılarımız geceleri arkadaşları ile gizli gizli buluşmak için kaçmıştır.Ve düşleriz..Ahh bir çıksak neler neler yapacağızdır.

Ama gel gör ki...Dışarda gerçekler beklemektedir.Para, iş ,evlilik, çocuk gibi keskin bir yapılması gereken bir listeye yetişmemiz gerekmektedir.Bunu tam o sırada anlamayız.Zaten yaşayacağımız şeyin bu kadar olduğunu zaten çoktan kabul etmişizdir.Etmiş miyizdir acaba? E tabii hayallerimiz artık buraya kadardır.Napalım bu da yeter diyerek devam ederiz.Çalışırız, para kazanırız ya da kazanmayız, kendimizce aşık oluruz, artık bir sürü deneyimden sonra en akıllıca olanı seçmeyi öğreniriz, ve EN UYGUN ile evleniriz.Hah işte sonunda yaklaşmaktayızdır.Da....ya bir şeyler olmaktadır.İçerde bir başkaldırı mı ne?İşte bunu hisseden herkes olmuştur.Ya ben ne yapıyorum?

Ta taaaammm..işte Aslan devri gelmektedir.Bazılarına tabii..Bu bir seçimdir.Ya o sesi susturacaksın ya da dinleyeceksin.Dinlersen tabii ki işler senden beklenilen gibi gitmeyecektir.Ama dinlemeden duramadıysan...ASLAN ın ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Zaten bir kere kulak vermek yeterli gelir.Deve ile Aslan biraz çarpışsalar da tabii ki Aslan daha güçlüdür.Sürekli kükrer.Ben de varıııııımmm diye.İşte orada Tarot Yıkılan Kule kartı gerçekten çok anlamlı olur.İş gider,eş gider,çevre gider.Aileye öfke de başlar.Artık pek de onlarla olmak istemiyorsundur, hatta odana kapanıp çevreye zararlı olmamaya çalışmakta bile olabilirsin.Ya ben niye bu kadar hiddetliyim diye düşünmeye başlarsın.Tek tek hayatın içindeki kurban köle durumunu düşünürsün.Yapmak zorunda değilim dersin ve bir süre her şeye HAYIR dersin.Bu uzun da sürebilir.Ayrıksı, uyumsuz ve çirkinsindir artık.Çevredeki mutlu mesut dolaşan kişilere bakarsın, şöyle bir hüzün çöker sonra da Hırrr diye yine kükrersin.Bu dönemin iyi tarafları sürekli ve istemsizce bir şeyler üretebilir insan.Kendini tutamıyordur ve sürekli isyan içinde kendini resim, yazı, kültür gibi şeylere vermiştir.Ahh ama o öfke bir türlü bitmez.Bu sefer dünyadaki düzene hiddetlenir, onu şunu bunu düşünür, kadın erkek ilişkilerini irdeler ve suyunu çıkartır, hayatı sorgular, gerçek Aşk söylevleri de vermeye başlayabilir.Huzursuzluk ayyuka çıkmıştır.Psikiatrlar hiçbir şey yapamazlar.Çünkü aslan hiç de uyumak istemiyordur.Düzenin D si tüyleri ürpertmeye yetmektedir.Ve bırakır.Herşeyi bırakır.Kendini boşluğa bırakır.İşte bu döneme Nihilistik dönem deniyor.Herşey manasızdır.Siz deyin Depresyon ben diyiim Nihilistik dönem.Aslan bunalımdadır.Kükremiş kükremiş hiç bir işe yaramamıştır.Bu nasıl aslanlıktır böyle?Veeee kim gelir o zaman?



İşte burası çok komiktir.Çocuk geliverir..hem de bir anda.."Ya amma ciddiye alıyorsun, gel de oyun oynayalım."der.Hepsi ciddiyetinden oldu ama geçti der.Hayat bir oyun der.Sen böyle kocaman şaşkın şaşkın bakakalırsın.Önce tabii yorulmuş bunalım aslan şööle yine bir kükremecik yapar ama bu sefer çocuk güçlüdür.Ne olmuş yani o şu bu şu olmuşsa der.Ben oynamama bakarım der.Ve aslanın başını sever.Çocuk ya..sever işte..tüylü tüylü yelesini.Aslan o kadar hırçınlığına rağmen sevgiyi hem de basitçe sevgiyi görünce artık herhalde kedi olur.Hayat artık bambaşka olmuştur.Hiç bir önemi kalmamıştır ve ipleri Çocuk alır.Artık ciddiyet yoktur, yaralar geçmiştir, herşey Oyundur ve fark yoktur.İş aşk arkadaşlar yaşam koskocaman bir oyun alanıdır.Ve elinde bir sürü oynayabileceği aracı vardır.Şimdiye kadar öğrendiği ve yapabildiği.Şöyle bir koltuğa uzanır, salya sümük ağladığı veya hırsdan yastıkları tekmelediği her zamanki koltuğa..vay canına der...koskocaman bir kahkaha patlatır.

Hiç yorum yok: