Hayalleri gerçekleştiren kişidir, aşık olduğun kişi...

“Yaşamın o anında imrendiğin, hayal ettiğin, yaşamı onda bulacağına inandığın kişidir”

aşık olduğun kişi...
Hayatta duyduğun özlemleri bulacağını düşündüğün kişidir

aşık olduğun kişi...
Erkeğin prensesini bularak beyaz atlı prens olduğuna inandığı,

kadının prensini bularak beyaz elbiseli prenses olduğunu sandığı

ilk aşkın yıkımı korkunçtur...
Prens prensese istendiği gibi prenslik yapamamıştır...
Prenses de prensine, prensesliğini sergileyememiştir...
Yıkım müthiştir...
Çünkü yıkılan hayallerdir...
Hayal edilen rol modeller gerçekleştirilememiştir...
Ne erkek prens olabilmiş ne kadın prenses kalabilmiştir...
Boş kalan yatak odası prensle prensesin kırıp döktüğü,

dipsiz dünyalara savurduğu,

sevinç, keder, hayal kırıklığı ve acı dolu duvarların hatırasında buz gibidir...
Prens prensesi kaybettiğine üzülürken esasen hayat karşısındaki yenilgisine üzülür...
Prenses prensi yitirdiğini düşünürken, esas prenses olma hayallerini yitirdiğini görür...
Yenilgi kişiseldir...
Birlikte aynı evde yaşanmış ilk aşkın bitmesi müthiş zordur.
Aslında yaşanmış her aşkın bitmesi zordur...
Aşkın gerçekten bitmesi için hayallerin değişmesi gerekir...
Yeni hayallerin oluşması beklenir...
Yeni hayaller, yeni dünyalar düşlenecektir ki,

yeni hayallere ve yeni dünyalara gidilecek yolcular bulunabilsin...

Yıkılan hayaller, işteki yaratıcılık ve başarıyla dengelenirler...
Aşk acısı çekenler yaratıcıdırlar...

Aşık olunan kişi, hayal ettiği dünyayı sağlayabilecek kişiyse, ona duyulan aşk bitmez...
Yıllar o aşkı öldürmez...
O sevgili hep ruhun derinliklerinde bir yerde sızıntı olarak akmaktan vazgeçmez...

Yeni her zaman dönüşümdür.

Aşk insanı öldürür ve yeniden doğurur.