8.24.2009

Ne istiyorum?

Ne istiyorum?

Hepimiz bir çok şey isteriz, aşk isteriz, sevgi isteriz,para isteriz, mutluluk isteriz,tam anlamıyla kendimiz olmak isteriz, öz güvenli olmak isteriz, güçlü olmak isteriz.Bazen de bunlar karşımıza gelir.En büyük aşk gelir, en muhteşem sevgili, bir anda muhteşem bir iş vs vs vs..

Gelirler, hayatımıza girerler.Aşık olduğunuz sevgiliniz, o muhteşem kişi, ya da o harika iş, süslü püslü ya da değil, her nasıl olursa olsun bir süre geçtikten sonra ya yük olmaya başlarlar, ya da umduğunuz mutluluğu getirmezler.Gittikçe mutsuz olmaya, ağırlık hissetmeye, sabahları uyanmak istememeye başlayabilirsiniz.Yeni alınmış arabanın bir süre sonra değerini yitirmesi gibi.Her şey kanıksanır, eski güzellikler unutulur, mum ışığındaki yemekler, harika sevişmeler sıradanlaşır, kavgalar ve isteksizlikler.

Sır nedir? İstiyoruz, geliyor, ama neden olmuyor?Hatta başa bela, ruha eziyet olabiliyor, neden?

Şu cümle çok önemli..Şeytan kolay mutlulukta gizlidir.Ve insan Şeytanı yenmelidir.

Aşk o kadar kolay olur ki, mutluluğun en yüksek an ı, aşkın ilk günündedir.
Başarı o kadar kolay olur ki, mutluluk ilk kapıdan girişte, ilk alkışdadır.
Kolay başlayan tüm akışlar, hızlı bir şekilde düşüşe geçerler.Çünkü en büyük performans ilk anda yaşanır ve biter. Ve bu bir uyuşturucu gibi, dozu her gün arttırma isteğini getirir.Daha çok seks, daha çok romantizm, daha çok heyecan, daha çok çalışmak, daha çok hırs..Hep ilk andaki mutluğu tekrar yakalamak için..

Bu overdose mutluluğu yaratan enerji, ilk an içinde karşımızdaki olaya ve kişiye yüklemiş olduğumuz yaratıcı hayaldir.Öyle bir ihtiyaç ve beklentiyle arzu yüklenmiştir ki, mutluluk ve haz en yüksek noktaya ilk an içinde çıkar.Bu büyük bir yaratıcı güçtür, Tanrının “olsun “ demesi gibi bir gerçek olma potansiyeli olan çok yüksek bir hayaldir, bir istekdir, bir arzudur.Bu hem mutluluk için bir potansiyeldir, hem de Şeytana kapıyı açmak için.Çünkü yaşanan tutku, şehvet,bağımlılık gibi bir çok şeyin yanı sıra sevgi,ilgi,şefkat, düzen,saygı gibi kavramların da kapısını açabilir, ya da açmayabilir.Ve eğer umutlar ile beslenirler ise, asla gerçek olamazlar.Çünkü gerçeğin içinde asla bir umut ve yaptırım yoktur.Umut ilk an içindir, ve o olur.

İlişkilerinize ve yaşamınıza dikkat edin.İlk an da sizi heyecanlandıran , sizi uçuran kişilere, olaylara dikkat edin.Hangisinin sonu ilk anda olduğu gibi devam etti?

Peki o zaman mutluluk nerede? Aşk ilk görüşte olan bir mucize değil miydi? Aniden bir büyü olacak ve mutluluk bir anda gelmeyecek miydi ? Cevap kesinlikle hem “Evet” hem de “Hayır”

Evrenin sistemi asla tek yönlü, düz bir doğruda çalışmaz.Hayat seçimler doğrultusunda şekillenir.Dünya, doğa, evrenin oluşumu anlık bir istek ve arzu patlaması ile olmuş ama asla bir kara delik olmamıştır.Genişlemiş, büyümüş ve bir düzen, bir yaratıcılık ve bir gizem yaratmıştır.İlişkilerinize dikkat edin, eğer genişlemiyorsa, daracık alanlarda kısıtlı kalıyorsa, enerjiniz yükselmiyor, sizi hayata açmıyor ise bilin ki, tam tersi sistemi siz kendiniz çalıştırmaktasınız, kara delik yaratmak.

Oysa aşk, yaratıcılık,bolluk ve bereket gibi kutsal olan kelimeler Tanrısallık ile benzeşmelidir.Bir hareket ve ivme sonrasında dışa büyüme ve genişleme, bir açılma olmalı, ve birbirini tekrar etmelidir.Güneşin doğması ve güneşin her gün batması gibi.Hergün birbirinden değişik ve o kadar da yeni olmalıdır. Tanrının gizemi buradadır.Sıradanlığın içindeki değişkenlik. Bu insana enerji verir.Kimse aynı insanla monoton bir yaşam sürmek istemez, ve yine yanı şekilde farklı insanlarla hergün beraber olmak istemez. Aynı kişide farklı deneyimler ve belli bir düzen, insanın aradığı en gizemli mutluluktur

Ve insan Tanrıdan mucize bekleyen bir varlık olmamalıdır.Çünkü insanın kendisi O ndan gelmektedir. O yüzden onun görevini almalı, kabul etmeli, ortaya çıkarmalı ve ilişkilerinin, işinin, yaşamının Tanrısı ve Yaratıcısı olduğunu idrak etmelidir.

Gökten yağdığını düşündüğümüz her mucize, bizim geliştirmemiz ve daha da büyütmemiz gereken bir andır, bir hediyedir.İlk mutluluk anını var eden kendi arzularımızın ve isteklerimizin gizemli tanrısal sistem tarafından bize yanıtıdır, bize gönderdiği bir tohumdur, yalnızca bir tohum.Geri kalanı tamamen bize bırakılmıştır.İster onu iyilikle, şefkatle, zeka ile, özen ve ilgiyle büyütür ve geliştiririz, ya da ilk patlama anından sonra mucizeler beklemeye devam eder ve elimiz boş ve mutsuz bir kara deliğe düşeriz.

Bir aşk geldiğinde, bir sürpriz, bir hayatın mucizesi kapınızı çaldığında bilin ki bu sizin mucizeli ellerinize, kalbinize ve zekanıza bir davettir.Tanrının görevi orada biter ve insana kendi gücünü devreder.

Mucizeler Tanrıdan gelir ama, insan onları dünyada yeşertecek Tanrıdır.

Hiç yorum yok: