12.22.2009

Gerçekler-2

Tamam peki aşık olduk, aşk bizi ele geçirdi, aşktan ölüyoruz, yanyanayken hayat bir başka, şehir başka, biz başkayız,mutluluk başka. Onu tam olarak tanımıyoruz bile, o bir bilinmeyen.Çok tanıdık ama o kadar da bilinmeyen.Ve bu sizi strese sokuyor. Hem sevmek hem de bilmemek. Hem yabancı hem de en canınız. Aşıksınız işte.Bulutların üstünde, Tanrının katındasınız.Eriyorsunuz,her an kalbiniz çarpıyor, bir telefonla zıplıyorsunuz,yüzünüz bir başka gülüyor ve çok ama çok umutlusunuz.
Peki sanıyor musunuz ki vıdı vıdıcı zihniniz, diğer adıyla Matrix sizi bu mutlulukta rahat bırakacak. Heyy egonuz var, dünyadasınız.Çevrede 185896067 tane güzel kadın ve erkek dolanıyor, kıskanç ve şüpheci bir zihniniz var.Her cins diğerinin ne olduğunu ya da olabileceğini biliyor.Hem dün size bir farklı güldü, pek de sessizdi.Ve siz özel ve tek olmak istiyorsunuz.Şimdi de hala aramadı.Acaba aşka inanarak salaklık mı yapıyorsunuz? Düşünceler beyninizde sürekli deniyor, bana zarar verir mi, beni üzer mi, beni acıtır mı, beni beğeniyor mu....vızzzzzzzzzz...kontrol dışısınız.Hele farklı çevre, farklı yapı, farklı düşüncelerde iseniz..O tamamen bir yabancıysa...İşte Matrix içinize girmeye başladı bile.Dikkat!! Oyun başlıyor.
Çoğu kişinin neden aşık olmadan evliliği tercih ettiğini anlamaya başladınız bile. Tabi ki huzur için.Güven için.Ama Aşkda bu yok.Siz nefret edebileceğiniz bir kişiye aşık oldunuz ve bunu biliyorsunuz. Tehlikeli!! Başının üstünde kırmızı yanan ampullerle dolaşıyor sanki.Her an canınızı yakabilir gibi.
Aslı olmayan ama içimizde dönüp duran düşüncelerimizin bizi ele geçirmesi ve onlara inanmamız sayesinde kontrolden çıkar ve ilk fırsatını bulduğumuz anda kavgaları başlatırız.Bir enerji mutlaka kendini ifade etmelidir çünkü. Nereye kadar taşıyabilirsiniz ki bu yükü?
Hala seviyor musunuz, tabi ki...aşık olduğunuz için oluyor bunlar.Ama gel gör ki karşı taraf bunu asla anlayamaz.Aynı şekilde siz de.İçinizde bir şey düğümlenir, hayalleriniz kırılır, incinir ve bildik, sağlam ve sizi koruyan duvarlarınızın arkasına saklanırsınız.Aşk saklanır.
Tek çözüm vardır.Ne konuşarak, ne anlatarak, ne bağırarak, ne çağırarak ne de ağlayarak ne arkanızı dönerek ne içinize kapanarak çözemediğimiz bu kasırgayı dindirmenin tek çözümü "Meditasyon."
Ama hep fotoğraflarda gördüğümüz gibi sakin sakin yüzlerinde gülümseme ile dinginleşmiş insanları taklit etmek bizi daha çok vahim durumlara sürükleyebilir.Delirebilirsiniz.Çıkış yok gibi gelir, tv yi açmak, 1500 tane filmi peşpeşe izlemek,içmek ve sızmak daha iyi çözümler gibi gözükse de kısa süre unutmaları sağlarlar.
Oysa ki Zihni kontrol eden, her an yaptığımız ama farkında olmadığımız bir yardımcımız var.
NEFES......
Prana yani yaşam enerjisini bedenimize Nefes ile alırız.Nefesimizin ritmi uyumlu,sakin ve gevşemiş ise zihnimiz de sakindir.Nefesimizi tutuyorsak, almayı unutuyorsak, hızlı hızlı nefes alıyorsak kontrolden çıkmışız demektir.
Egoyu yen, iyi düşün, olumlu düşün, kötü düşünme gibi sözler ile zihnimizi temizlemeye çalışsak da bu genelde bir direniş olur.Zaten yapılamaz.Gerçek olmaz.
Ben nefes ile çalışmayı kısa bir süre önce öğrendim.Her gün, akşam ve sabah saatlerinde yalnızca yarım saat nefesimin ritmini ayarlayarak, değiştirerek, yavaşlatarak, kendim kontrol ederek derin bir gevşemeye ulaşıyorum.Ve bunu öğrendiğim Art of Living ile tanıştığıma da çok memnunum.Gün içinde yine kendimi fark ettiğim zorlu anlarda, duruyorum, nefes alıyorum ve veriyorum, hissettiğim öfke,endişe,stres,kaygı gibi tüm duyguları kabul edip, yine nefes ile bırakıyorum.Pisliği nasıl pislikle temizleyemezsek, düşüncelerimizi de düşünceler ile daha da kirletebileceğimizi ve kendimizi suçlamaya kadar götürdüğünü düşe kalka sürüne sürüne öğrendim.
Derin duygular hissederken, bilinmeyenin içinde ilerlerken, sahip olmak isteyen zihnin kontrolündeyken nefes alın ve bırakın.Aşkı da korkusuzca yaşayın: ) Hayatı da..Ve aşkı da kirletmeyelim, hayatı da..

Hiç yorum yok: