1.07.2010

Sahip olsam..olmasam..?


Biz fark etmeden yaşamlarımız istek ve arzularımızın gösterdiği hedeflere doğru akar.Sahip olma isteği içimizde yanan ve söndürmek istediğimiz bir ateş gibi.Bu başarı, tanınmak,özel olmak gibi somut konuların yanında, aşkı yaşamak, ruhsal olarak yükselmek,herşeyi bilmek istemek,gizemi bulmak gibi soyut şeyler de olabilir.Esasında -tabii bence - arzunun kaynağı,şekli ve şemali önemli değil, arzunun içimizde olması önemli.

Neden ama !!? Çünkü arzu ve özlem içerde beni yönettikçe, haliyle ya acı çekerim, ya da mutlu olurum.Bir sarkacın ucunda oraya buraya salınmak gibi.E ama hayat bu yani..de denebilir.Hayatımı bu ateş körüklüyor, böyle kendimi var hissediyorum, istiyorum,istiyorum,istiyorum.. elde ediyorum, elde ettiğimi atıyorum sonra yenisine koşuyorum...da denebilir.
E tabi eğer arzu ve istek olmazsa bunun adına bir de depresyon deniyor, tıp dilinde.
Öyle mi!!? Yoksa depresyon denen şey bu sarkacın ucunda salınmaktan sıkılmış olmak ve yüksekten önümüzdeki yeni boşluğa balıklama atlamadan önce duyulan belirsiz tedirginlik mi? O önemli , uzun, sessiz , içi ürperten, tetikte olunan kısa an mı? Çok korkutucu, vazgeçmek için deli olduğumuz ama yine de kendimizi tramplenin ucunda bulduğumuz an mı? "Sıkıldım ama ben bu sarkacın ucunda bir oraya bir buraya vurup vurup durmaktan.." dediğimiz ve ne yapacağımızı bilmediğimiz zaman mı? Tabi atlamaktan vazgeçip yeniden bir şeyleri kovalama, isteme, elde etme ve sonra üzülme ve korkma oyununa dönme ihtimali de var.Depresyon bitti...alkışş..Yine oyundayız. Sevgili, para,ün,başarı,sevgiye sahip olma oyunu.

Oysa Jung ve onun gibi bazı psikiatrlar depresyon, melankoli gibi dönemlerin insanın hayatında büyük dönüşüme yol açan çok yüksek enerjili bir potansiyele geçiş zamanı olduğunu bıkmadan, usanmadan söylüyorlar.Acı varsa acıyı çek! Acının kaynağını kendi içinde bul. Tüm acılarının sebebinin o, şu, bu olmadığını, yalnızca bir vampir gibi ona,buna, şuna saldıranın kendi içindeki arzu ve özlem olduğunu fark et..

Sahip olamadım üzgünüm.. sahip oldum mutluyum.. sahip oldum ve sıkıldım.. yeni ve farklı istiyorum.. yeniye sahip olamadım..üzgünüm...kısır döngü. Tekerlekde dönen hampster gibi.Ve biz buna yaşam diyoruz. Dönüp dönüp durmak hampsterın normal hayat şekli, ama dışardaki göz için o komik, sevimli bir çatlak. Delirmiş olmalı...!

Oysa tekerlek durduğunda, döngü durduğunda denebilecek tek şey var.

"Vay canına!! Hayat buymuş demek..çok güzel.........!! Hiçbir şey yok ama olan çok güzel..!!"

3 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba,
yine çok metin,sınanmış,itiraza yer bırakmıyacak bir metin duruyor karşımda,ama;böyle değil ,böyle olmamamlı demekte bir yanım.
sanki atlanmış,es geçilmiş yanları var gibi.arzu ve isteklerimiz ve bunları elde edip edememe karşısında hissettiklerimizden ibaret değil maceramız.korku ve ümit çok yer tutuyor içimizde ama;korkuya kapılmadan,hiç bir şey ummadan da yöneldiğimiz şeyler var.

CALIX dedi ki...

korkuya kapılmadan,hiçbir şey ummadan da yöneldiğimiz şeyler.............işte onlar gerçek.:) çok masum ve çok doğal. an ın keyfini çıkardığımız, zamanı mekanı, geçmişi ve geleceği unuttuğumuz, kaybolduğumuz an lar.

Adsız dedi ki...

geçmiş muhasebesi,gelecek kaygısı gütmeden ,o an ve mekanda ,ne ve ne kadar nasıl ve şekilde bunlara bakmadan yaşadıklarımız,işte bunlara zuhurat diyorlar tasavvuf dilinde.bir yudum suyu tüm hücrelerine emdirecek iştiyakla içmek gibi,bir yanık uzun havanın yarısına yetişip o kısacık zaman diliminde kendinden çıkıp evrende sınırsız bir yolculuk yapmak gibi..