10.05.2014

bir hız .. geri döndüm bloguma

Yoğun geçti şu son 2 yıl.. biraz içe dönüşler biraz da dışa dönüşler ile süslenebilmiş olsa da ana tema yaşam ölüm döngüsünün içinde söyle bir fırıldak misali dönmek oldu. Neyse ki bu dönüş hızı 365 çarpı 2 sene yani ortalama 730 gün gibi insan için yine de uzun gelebilen bir süreye yayılabiliyor. Ne yapardım yoksa ? Anlayabilir miydim? İdrak edebilir miydim ? Zamana ihtiyacı var Adem soyunun bunlar için. Hücrelerine inip yaşadıklarını süzebilmesi sonra da " Heee ! " diye anlamlı bir ses çıkartarak yeni adımlar atabilmeye başlaması için...çocuk misali.. E öyle...evrenin büyümeye çalışan, yeni yetme varlıklarıyız, her ne kadar kendimizi muhteşem güçlü efsanelerimizle kandırsak, teknoloji denen demir ve iletişim ağının içinde pek bir harika varlıklar sansak da ruhen daha belki bir adımı anca atabilmiş durumdayız. Gerçek " Hiç bir şey bilmiyoruz ! " Zaten sadelik ve basitlik içindeyken ki burada zihnin - Büyük insanlık zihninin - netleşmesi ve su gibi berrak olabilmesi gibi bir ferah bir hayalden bahsediyorum ki orada hangi fantastik efsane ve kör ama sağlam bir inanç sistemi var olabilir ? Neyse konudan uzaklaşmamakda şimdilik yarar var..

Her dersin tek kelimeye dökülebilmiş bir ana başlığı vardır , bu 2 sene için de ad olarak " Her olanı olduğu gibi kabul edebilme " diyebilirim. Durumu, şartları, insanları değiştirmeye çalışmadan basit bir " Şu anda durum böyle, bu insan böyle.. tamam.. bu şartlarda en doğru, en güzel en sevgiye yönelik en özgürleştirici en herkesin kazancına olabilecek davranışım ne olmalı ? " bu 2 seneyi bu soruyu  kendime yüzlerce kere sormak ve cevabını binlerce farklı cevabın içinde içimde bulmakla geçirdim, içimde rock n roll yapan bazen de hard rock a dönen duyguların çok sesliliğinin muhteşem uyumsuzluğunu hoş görerek. Konu başlıkları her zaman net olmuştur, keşke kitabı okumadan yalnızca başlığı okuyarak tüm bilgiyi anlayabilseydik .. ama beyin nöronlarının atlayıp zıpladıkları alışılagelmiş yollarını değiştirmek ve yeni bir yön ve yol çizmelerini sağlamak için önce onları kitabın  kaosuna sokup allak bullak edip sonra ellerine " işte bak bu senin yeni yolunun adı " yazan tabelayı vermek gerekiyor. 

Egonun ne istediğini bilmek kolaydır ki onun istedikleri bir elin parmaklarını konu olarak geçmez de Ruhun ne istediğini bilmek o kadar değil. Böyle dönemlerden sonra ödül olarak en azından 2 adım ötesi için , fazla değil , onun ne istediğini duyabilmek çölde susuz kalmış bedevinin vaha ile karşılaşması gibi olabiliyor.



Hiç yorum yok: