1.28.2010

cız konu..PARA :)


O zaman...madem öyle... dünyanın şu dönemde etrafında döner gibi gözüktüğü baş belası konuyu konuşalım. Kimilerinin onun için berbat, olmasa da olur, olmasa çok daha iyi olur, mühim olan sevgi o da neymiş dediği, kimilerinin ise sabah akşam onu düşünüp, onu istediği, mutluluğun tek kaynağı yaptığı muhteşem kafa karıştırıcı gerçeklik..PARA : )

Bazıları koskocaman şirketler kurup başına geçer,paraya para demez ama hayatları onu kaybetme korkusuyla geçer, geceleri uyuyamaz,sağdan sola döner ama yine de otorite olmayı kendine hobi edinir,bazıları ise hergün en baştan gününün parasını kazanarak yaşar,işine gider gelir,çalışır,ter döker, belki hayalleri vardır,yetenekleri vardır,belki çok güzel düşünceleri ve erdemi vardır ama o da korkar,bu yabancı oyunda ne yapacağını, nereden başlayacağını bilemez,kuralları yerine getiremeyeceğinden kendini en baştan kaybetmiş olduğunu hisseder ve o da korkar.Ve ikisi de birbirini anlamaz, birbirini kötüler, birbirini yanlış bulur, tu kaka bulur.

Çözüm olarak Tanrıya adaklarda bulunulur,yeni açılan şirketler için kurbanlar kesilip kanlar akıtılır,yalvarılır yakınılır,olmadığında kadere küfredilir,kendini yetersiz bularak bunalımlara girilir ya da diğerlerini yetersiz bularak çalışma saatleri insan limitlerinin üstüne çıkarılır ve yine olmazsa yine aynı kapı tekrar çalınır."Tanrım sen beni koru, sen bana para ver."

Trajikomik......

Oysa ki -bana öyle geliyor ki- bizi var etmiş Kutsal gerçekliğin baktığı,izlediği,önem verdiği ve hatta anlayabildiği şey PARA değil. O'nun dünyaya ve bize baktığında izlediği ,tanık olduğu ve bize cevap verebildiği iki şey var..KORKU ve SEVGİ. Yani sabaha kadar para,para diye dua etsek de bu duaların pek de duyulduğunu zannetmiyorum.Bir içsel avuntu belki de..o kadar..

Hepimizin içsel durumlarının kayıtlı olduğu dev bir sinir ağı düşünürsek, korkunun olduğu yerler kıpkırmızı yanan bir ışıkla yanıp sönerek duvarlar,engeller,setler oluştururken, sevginin olduğu yerlerde akış kesintisizce devam ediyor gibi.Ve O nun tek istediği bu duvarların yıkılması ve her yerde sevginin akması.Bu ister para olabilir, ister aşk olabilir, ister sağlık, ister ilişki.

Eğer korkuyorsak, her ne konuda olursa olsun, O bizi bu korkuyla yüzleştirecek ve bunu yıkmamızı isteyecektir ki sevgi akabilsin.

İş yaşamı varoluş korkusunu tetiklediği için en temel korkulardan birisi. Yemek yemek,uyumak, bir eve sığınmak zorundayız. Sevmediğimiz işlerde çalışmayı zorunluluk olarak düşünürken, bu sefer sevginin gerçekte bizi beslediğini unutabiliyoruz.Paramız varken ise onun verdiği yaşamı kaybetmekten korkuyoruz.İki şekilde de kendi kendimizin korkularının kölesi oluyoruz.

Belki de tek yapılması gereken şey hiçbir eylemde bulunmadan içimizdeki bu korku duvarlarını yıkmak ve içimizdeki sevgiyi kılavuz seçmek.

Belki de o bambaşka yerlere götürecek, belki tüm kapıları açacak.Biz korkusuz olduğumuzda...


3 yorum:

Adsız dedi ki...

paranın canlı bir varlık gibi olduğuna inanıyorum.yani sahibinden bağımsız bir karakteri var.ve asla kendi hükmünden başka bir hakimiyet tanımaz bir tabiatı.ona hakim olduğumuzu sandıkça boyunduruğuna daha fazla girmişiz demektir.
bir güç kaynağı olarak para bizim insan olarak kendisine ihtiyacımız olduğuna inandığımız anda varlık sahasındadır

gnotlani dedi ki...

Sahip olunacak şeyler zamanla ilişkili olduğu kadar, onlarıda eninde sonunda kaybeder insan.
İşin doğasıdır bu.

CALIX dedi ki...

sahip olma isteği = korku
an ı yaşamak ve keyif almak = sevgi